Machete


'10 yapımı Robert Rodriguez ve Ethan Maniquis filmi Machete'yi daha bir-iki saat önce izledim ve tek söyleyebileceğim, "olağanüstü.." Hakikaten yok böyle bir güzellik.. Hikayesini kısaca şeyettikten sonra, Rodriguez evrenine geçeceğim..

Daha Grindhouse'ta fake bir trailerken sevdiğim/iz Machete aslında bir federal ajan: Ancak ihanete uğruyor ("doğru.." olmayı seçtiği için..) ve ailesi gözünün önünde katlediliyor.. Kendisi de öldü sanılarak bırakılıyor ancak ölmüyor.. 3 yıl geçtikten sonra Machete'yi daha sakin buluyoruz, ancak aldığı bir iş teklifiyle hayatı yine değişiyor.. Amacı seçim döneminde bir suikast gerçekleştirmek: Ancak son anda tuzağa düşürülen Machete'nin peşine handiyse tüm Amerika takılıyor.. İşler dallanıp budaklanıyor, Ağ, Sınır Birlikleri, senatörün yardımcısı filan derken, Machete hem sevişip, hem de adam öldürüyor-
ateşli silah, nadiren kullanıyor.. Ve film mutlu sonla bitiyor..

Filmin, bir derdi de var: Meksika ve Amerika arasındaki kaçak geçişler ve göçmen yasaları.. Amerika'nın Meksika göçmenlerini üç kuruş paraya çalıştırdığını Food, Inc. gibi belgeseller bile ortaya koymuşken, film bunu bir adım daha öteye taşıyıp, aksiyon ve eğlencenin arasında zaman zaman güme gider gibi olsa da, doğrudan ve oldukça etkili laflar ediyor.. Ve film bir yerden sonra göçmen sınıf bilincinin uyanışına dönüşüyor: Bu devrim söylemi/eylemi, dediğim gibi filmin görsel/işitsel hafifliği altında her an buharlaşacakmış gibi dursa da, çok önemli-
yanisi: District 9'daki gibi metaforlara başvurmadan doğrudan konuşan bir film var karşımızda.. Ve tavrı, dünya konjonktürü düşünüldüğünde oldukça da manidar (başka ülkelerdeki ayaklanmalara da bağlayabiliriz..)

Filmin stiliyse, bu "ağır.." meseleden metrelerce uzakta ve inanılmaz eğlenceli.. Zaman zaman fecii gore'laşan filmin müzikleri ve neredeyse her sahnede adeta fetişleştirilmiş "an.."larıyla muhteşem bir seyirlik sunuyor..
Filmde, akla ilk gelense Rodriguez filmleri değil de, yakın dönemden Kill Bill oluyor: Benzer, hatta aynı olayları görmek mümkün.. Ancak, burada Rodriguez ve Tarantino arasındaki farktan ve benim (yalnız olmadığımı biliyorum..) Tarantino'dan uzaklaşırken, giderek Rodriguez'e yakınsamamızın sebebi: Rodriguez, herhangi bir entelektüelleştirmeye başvurmuyor son iki filminde.. Oysa Tarantino, b-film çekmek için yola çıktığında dahi, adeta bir savunma mekanizması gibi işleyen (ve olağanüstü diyalog yazma yeteneğini kattığı..) "akılcılaştırma.."ya başvurduğu için Death Proof'u açıkçası pek sevmemiştim.. Sonraki filmini de "o kadar.." sevdiğimi söyleyemem.. Ancak, Rodriguez Sin City, sonrasındaki Planet Terror ve şimdi de Machete'yle, beni kendimden geçirip, adama tapmama sebep oluyor.. Yok böyle bir güzellik.. Filmin başından sonuna kadar aldığım keyfi, uzun zamandır sinemada izlediğim filmlerden almıyordum.. Muhteşem bir iş..

Machete'nin motorla havada uçtuğu sahnedeki gibi: Her şey çok abartılı ama aynı zamanda inanılmaz havalı..

*: 2 tane devam filmini müjdeliyor kapanış, ancak boşuna heveslenmeyin-
ben heveslendim, imdb'ye bakınca yanıldığımı anladım :((

1 yorum:

116 dedi ki...

ben de aslında senin düşündüğünün tersini düşünüyoyorum..bence tarantino b film yapma olayını rodriguez den daha iyi biliyor..machete cok uzun zamandır merakla beklediğim bir filmdi..filmi fena bulmadım ancak b film beklentimi pek karsılayamadi..bun da rodriguez ln cok fazla estetik bulmadıgım abartılı sitilinin yanında bir b filmine göre fazla politik alt metinli senaryosunun da payı var..ben bir b filmine bu denli ciddi konuları yakıstıramıyorum..bu benim kendi kişisel gorusum tabi ki..kısaca bence machete bir b film olarak beklentileri tam karsilayamıyor ama normal bir film olarak gayet iyi..2 hafta once izledigim benzer sinemasal anlayısa sahip expendables den ben daha cok keyif aldım mesela..

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.